BENELÜKS GEZİSİ (Brüksel-Amsterdam)
Benelüks; Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un coğrafî olarak birlikteliğini anlatan, politik ve resmi bir işbirliği temeline oturan birliktir. “Benelüks” adı da, bu üç ülkenin kendi dillerindeki adlarının ilk hecelerinin birleştirilmesiyle oluşur
Gece yarısı Lüksemburg’a gelip çok yorgun olduğumuz için ve grupta görülmeye değer pek bir yanı olmadığı kanaati hakim olduğundan ve devletçik* içinde fazla durmayıp tekrar Köln’e döndüğümüzden bu yazıya Lüksemburg’u dahil etmedim.
*Devletçik : (Yüzölçümü Konya’nın 20’de 1 kadar )
BRÜKSEL BELÇİKA
Paris sonrası yaklaşık 3.5 saat süren bir yolculukla Brüksel’e geldik. Nisan ortası olmasına rağmen kuzey ülkelerine çıktıkça hava soğuyor, kuru bir soğuk eşliğinde ve günün yorgunluğu ile kendimizi yine Brüksel sokaklarına meydanlarına bıraktık.
GALERİES ROYALES SAİNT HUBERT
Ünlü markaların güzel çikolataları var burda. Gelmişken almanızı tavsiye ederim. Çocukluğumda yediğim alman çikolatalarını unutamam, bizim çocukluğumuzda Türkiye’de şimdiki gibi büyük bir zenginlik ve onlarca çeşit marka çikolata yoktu. O dönem Almanya’da olan amcamın yaz tatiline gelişinde verdiği bir paket çikolata bizim için hazine değerindeydi. Çocukken insanı mutlu eden küçücük şeyler ömür boyu unutulmuyor. Lüksemburg’un ünlü pasajında ünlü Belçika çikolatası alıyorum hevesi ile onlarca çikolata aldım ama hiçbirinde çocukluğumdaki o lezzeti bulamadım
Pasaj içerisinde dikkatimi çeken başka birşey eskiden annelerimizin el emeği göz nuru dantel işlerinin burada bazı dükkanlarda satıldığını gördüm. Pasaj Grand Place Meydanına 100-150 metre civarında, alışveriş yapmak için uğrayın.
TOMİUM
Atomium, Brüksel’de bulunan şehrin sembollerinden olan ikonik yapıdır. 1958 yılında Dünya Fuarı için inşa edilen yapı Andre Waterkey tarafından tasarlanmıştır. Bir demir kristalinin 165 milyar kez büyütülmüş halinin tasvir edildiği bu şekil tüm dünyadaki en modern eserler arasında bulunmaktadır ve Brüksel gezilecek yerler listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. Bulunduğu alan içerisindeki park ve bahçeler oldukça düzenli ve temiz, hatıra fotoğrafı çektirmek için uğrayın
GRAND PLACE
Grand Place oteli ve meydanı brüksel’in simgesi olmuş. Oldukça güzel ve etkileyici. Meydan ziyaretçilerle ve aktivasyonlarla dolup taşıyor. Gece görüntüsü ayrıca güzel. Meydandan her yere ulaşılabiliyor. Civarındaki cafelerde kahve içip dinlenebilirsiniz. Otantik bir havası var insan profili bizdeki İstiklal Caddesi’ni andırmakla beraber tarihi dokusu bozulmamış, oldukça temiz ve güzel bir meydan, bence Brüksel’de görülecek tek yer
AMSTERDAM ( HOLLANDA)
Belçika’da yapacak çok fazla bir şey olmadığından tekrar yolculuğumuza devam ettik yaklaşık 2.5 saat süren bir yolculuk sonrası daha güzel bir şehire Amsterdam’a geldik.
RİJKS MUSEUM
Eğer gerçek sanat sever iseniz, en az yarım gününüzü ayırmanız gerekiyor. Gerçekten çok büyük bir yer. 4 katlı ve her katı farklı zaman dilimlerine ait eserler içeriyor. Amsterdam’da bir çok müze olduğu ancak en önemlisi olduğunu internette okumuştum.
CENTRAL STATİON
Amsterdam şehir merkezinde tüm ulaşımın kalbi olan bu istasyondan Avrupa ve Hollanda’nın birçok şehrine seyahat mümkün.Çok organize bir yer ve herşey çok temiz ve düzenli. Tren Garı tarihi bir bina olduğundan oldukça güzel fotoğraflar çekebilirsiniz. Biz uzun süredir yoldaydık doğru düzgün dinlenmeden Amsterdam’a geldik ve geldikten kısa bir süre sonra hava da karardı, telefon, fotoğraf makinesi ve biz de dahil olmak üzere pilimiz tükenmişti. Siz siz olun çok kalabalık ve hazırlıksız gezilere çıkmayın.
HERENGRACHT
Fotoğraf çekmek isteyene, romantik anlar yaşamak isteyene, yürüyüş yapmak isteyene mükemmel bir alan yürüdüğünüz her metrede fotoğraf çekecek bir şeyler bulabilirsiniz.
RED LİGHT SECRETS
Aklınıza gelebilecek her türlü yasal olmayan faaliyetin devlet eli ile resmileştirildiği ve bir araya toplanıldığı bölge, yanılmıyorsam 5 gram’a kadar uyuşturucu içmek kullanmak serbest, aynı zamanda yüzlerce hayat kadınının vitrinlerde dans ettiği ve müşteri beklediği bir bölge, devlet tüm bu yasal olmayan işleri bir araya toplayıp bir de turizm merkezi hüviyetine büründürerek aslında büyük bir iş yapmış, zaten cafeler, restauranlar, su kanalları, köprüler derken istemesinizde bir anda kendinizi bu bölgede buluveriyorsunuz, bölgede her hangi bir sınırlama mevcut olmadığından ve tüm bu faaliyetler açık hava ve sokaklarda cereyan ettiğinden en azından içinden geçip görmedim demezsiniz
Not : Gerek Almanya Köln’de gerekse Belçika ve Lüksemburg çok sessiz ve ıssız yerlerdi. Sanki bu şehirler terk edilmiş, ve biz bu terk edilmiş şehirleri geziyormuş gibi bir hisse kapıldım, akşam hava karardıktan sonra neredeyse sokaklarda insan görmek imkansız, İstanbul’daki o canlılığı ışıltıyı aramadım desem yalan olur. 3-4 yıldızlı diye sunulan oteller bakımsızlıktan perişan vaziyette, bizim otellerimiz gerçekten saray gibi kalıyor. Avrupa’da beni en çok mutlu eden yerler ışıltısı, kalabalığı ve sinerjisi ile Paris ve Amsterdam oldu. Eğer bu satırları okuyan birileri olursa onlara tavsiyem hem soğuk hem de ıssız bu şehirler de mutsuz bir tatil geçirmek istemiyorsanız Mayıs ayından önce Avrupa’ya gitmeyin.
